Gençlere Sesleniyorum-12 DİLİNE SAHİP OL!…

Prof. Dr. Bayram Altan

Sevgili gençler! Allah’ın insanlara ihsan ettiği en büyük nimetlerden biri de hiç şüphesiz  “Dil”dir.

Dilin sözlük anlamı, “insanların; düşündüklerini ve duyduklarını muhatabına bildirmek için kelime ve cümlelerle yaptğı bir anlatım aracı”dır.

Toplumlar; dil, inanç, kültür, soy gibi değerler üzerinde var olur. Ancak bu özelliklerden en önemlisi “dil”dir.

Aynı dili konuşan insanlar, topluluk olmanın ötesine geçerek milli şuura sahip olur. İşte bunun için dilin, millet hayatında çok büyük önemi vardır.

Dil, bir milletin düşünce sistemini, muhakeme yeteneğini  gösterir.

Dil, yeri doldurulamayan bir eğitim- öğretim aracıdır. Dil, çocuklarımıza verebileceğimiz çok önemli hediyelerden bir tanesidir.

Sevgili gençler! Dil, bir milletin erdemlerini, değerlerini, kültürünü yansıtır. Dil inancımıza ve maneviyatımıza ait her şeyi muhafaza eder. Dil sayesinde bilim ve teknoloji üretilir ve gelecek nesillere aktarılır. Dil sayesinde topluluklar sorgulanır, araştırılır, haklarında bilgiler okunur ve yazılır….

Dil, bir milleti ayakta tutar, onun varlığını ve devamını sağlar, milli şuuru besler, bir millete mensup olma hazzını verir ve fertlerini birbirine yaklaştırarak aralarında birlik, beraberlik ve dayanışma sağlar.

Dil, bir iletişim aracıdır. İnsanlar birbirleriyle dilleri sayesinde konuşur, yakınlaşır ve anlaşırlar.

Allah’ın insanları ayrı kabileler, toluluklar ve milletler halinde yaratmasının hikmeti de budur zaten.

Dilin bu altın gibi olan kıymeti ve şerefi yanında, tehlike, kötülük ve zararları da vardır.

Şayet dil, iman ve hakkın emrine verilmezse, iyilik ve fazilet namına ne varsa hepsini silip süpürür.

Dil, insanı ya dünya ve ahiret mutluluğuna ulaştırır veya felaketten felakete sürükler.

Dilini âfetlerden ve haramlardan koruyarak, kendisini yoktan var eden ve sayısız nimetler veren Allah’a iman eden, kulluk şuuru ile ibadet eden, Kur’an ahlakı ile hayatını tezyin eden bir insan; ömrünün sonuna kadar huzur, saadet, mutluluk, bereket ve güven içinde yaşar.

Dil yani lisan, kendisiyle sesli Kur’an okunan, Allah’a niyazda bulunulan, iyilik, güzellik anlatılan, tatlı söz söylenen, faydalı bilgiler ifade edilen, hak-hukuk belirlenen  ve her türlü kötülükler önlenen en büyük nimettir.

Dil olmasaydı, insanlar kendi aralarında iletişim kuramaz, duygularını, düşüncelerini, fikirlerini ve ideallerini anlatamazlar. Bildiklerini anlatamayan, duygularını dile getiremeyen, anladıklarını ifade edemeyen, görüş ve düşüncelerini kelime kalıplarına dökemeyen insan bunalıma girer.

Hemen her organımızda olduğu gibi dil de, Yaratılış gayesine ve Allah’ın rızasına uygun kullanıldığı zaman insanı aziz eder; amacının dışında kullanıldığı takdirde insanı rezil eder.

İşte bunun içindir ki büyüklerimiz,” Bülbülün çektiği, dili belasıdır” demişlerdir. “Tatlı dil, yılanı deliğinden çıkarır” altın sözünü de hayatımız boyunca aklımızdan çıkarmamamız gerekir.

Bazı insanlar dilleri sebebiyle dünya hayatında büyük problemler ve sıkıntılar yaşamış, strese girmiş, hayatlarını karartmış ve belalara düçar olmuşlardır.

Allah’ın, insanoğluna büyük bir lütfu olan dilin kıymetini bilen insanlar mutlu yaşamışlar, bilmeyen insanlar ise bedbaht olmuşlardır.

İnsanlık tarihi bunun örnekleriyle doludur.

Allah’ın insanları irşad edip doğru yola davet etmek için gönderdiği Peygamberler ile;  İlah olduğunu savunan kalpleri, kalıpları ve ruhları kara, kuş beyinli adı“insan” olan yaratıklar bir olabilirler mi hiç? Asla!.. Çünkü aralarında mukayese etmek imkansızdır.  Biri Allah tarafından görevlendirilmiş  Peygamber, diğeri  insanlık onurunu ayaklar altına almış, kendisini yoktan var eden ve sayısız nimetler ihsan eden Allah’ı inkar eden bir kafir…. Biri kainatı aydınlatan güneş, diğeri insanlık ufkunu karartan zulmet gibi….

Cenab-ı Hak şöyle buyuruyor:

“Senin için hakkında bir bilgi sahibi olmayan şeyin ardına düşme. Çünkü; kulak, göz, kalp: Bunların herbiri bundan (yaptıklarından) sorumludur.”(İsra Suresi, Âyet:6)

“(Onların görevi) İtaat ve güzel sözdür.  İş ciddiye bindiği zaman Allah’a sadakat gösterselerdi, elbette kendileri için daha hayırlı olurdu.”(Muhammed Suresi, Ayet: 21)

“İyilikle kötülük bir olmaz. Sen (kötülüğü) en güzel bir şekilde (tatlı bir dille) önle. O zaman seninle arasında düşmanlık bulunan kimse, sanki candan bir dost olur.”(Fussilet Suresi, Ayet:34)

Rabbimiz mü’minlerin vasıflarını beyan ederken bir Âyet-i Kerime’de şöyle buyurııyor:

“(Mü’minler öyle kimselerdir) ki onlar, boş ve faydasız şeyler(sözler)den yüz çevirirler” (Mü’minun Suresi, Âyet: 3)

Allah’ın Resulü (s.a.v) bir Hadis-i Şeriflerinde şöyle buyuruyor:

“Âdemoğlu, sabaha ulaşınca, bütün uzuvları lisana baş eğerek şöyle derler:  (Ey dil), Allah’tan kork, biz sana bağlıyız. Sen doğru yolda olursan, biz de doğru oluruz. Sen eğri-büğrü yollara girersen biz de gireriz.”(S.Tirmizi, Tac Terc. C.5,S.184)

Ashab-ı Kiram’dan Süfyan es-Sakafi (r.a) şöyle söylüyor:

“Ya Resulallah, bana sımsıkı sarılacağım bir amel(iş) söyle” dedim.

Allah’ın Resulü(s.a.v):

“Rabbim Allah’tır, de; sonra dosdoğru ol” buyurdu. Ben:

“Ya Resulallah, hakkımda korkacağım en tehlikeli şey nedir?”  dedim.

Mübarek dilini tuttu ve “işte budur!” buyurdu. (S.Tirmizi, Tac Terc. C.5,S.184)

Dil, hakkın emrine verilip, iyinin ve güzelin vasıtası yapıldığı zaman, ödülü Cennet olur. Bunun zıddı olarak Şeytan’ın emrine verilip kötülüğün, haramın, günahın, isyanın ve şirkin vasıtası yapılırsa cezası Cehennemdir.

İşte bunun için müslüman, diline sahip çıkmak zorundadır. Müslüman dilini; küfür, alay, yersiz şaka, düşmanlık, yalan, hile, gıybet, iftira, kovuculuk ve şantaj vasıtası yapmaz.

Sevgili Peygamberimiz (s.a.v) Efendimiz bu konuda şöyle buyuruyor:

“ Kim bana iki çenesi(arasındaki dili) ve iki bacağı arasındaki (namus ve iffetini)koruyacağına dair söz verirse, ben de ona Cennet için kefil olurum” (Buhari, Müslim, Tirmizi, Tâc C.5, S.183)

Allah’a ve ahiret gününe iman eden kimse, ya hayır konuşsun, yahut sussun”(Tâc, C.5, S.183)

Her duyduğunu söylemek, kişiye günah olarak yeter” ( Tâc, C.5, S.42)

Sevgili Peygamberimizin özel ve güzel sahabilerinden Sadakat örneği Hazreti Ebubekir (r.a), dilinin altına taş koyarak onu çok konuşmaktan men etmeye çalışır ve dilini göstererek,” İşte beni tehlikelere atan budur!” buyururdu.

Yüce Dinimiz İslam, asılsız, boş ve faydasız konuşmayı yasaklamıştır.

Sevgili gençler! Dünyanın en mutlu insanı olmak istiyorsanız; güler yüzlü, tatlı dilli, sevimli, merhametli ve nezaket sahibi olacaksınız… Gözlerinizi, ellerinizi, dilinizi  ve belinizi günahlardan koruyacaksınız…  İnsanları; dillerinizle, sözlerinizle incitmeyecek, kırmayacak ve küstürmeyeceksiniz… Gıybet etmeyecek, dedi kodu yapmayacak, yalan söylemeyecek ve iftira etmeyeceksiniz…

Dünyanın en mutlu, huzurlu  ve bahtiyar insanı olmak istiyorsanız; güzel ve faydalı söz söylemede mahir, sevgide güneş, dostluk ve kardeşlikte akar su, hataları örtmede gece ve tevazuda toprak gibi olacaksınız!…

Unutmayınız ki; sözlerin en güzeli ve en şereflisi, Allah’ın kelamıyla konuşmak ve yalnız Hakkı söylemektir.

Previous Gençlere Sesleniyorum-13 SELAMLAŞMANIN EN GÜZELİ…

Leave Your Comment